MAVİ KABLO MU? KIRMIZI KABLO MU?

MAVİ KABLO MU? KIRMIZI KABLO MU?

Yayınlanma Tarihi:

MAVİ KABLO MU? KIRMIZI KABLO MU?

Hayat, bazen bir bombanın kablosunu kesmek gibi hissettiğimiz tercihler sunar bize. Hangi kablo iyi ki dedirtecek, hangisi pişmanlık getirecek? Sonucun belirsiz olduğu anlarda karar vermek neden bu kadar zor?

İyi mi, kötü mü olduğuna karar vermek neden bu kadar sancılı?

Melanie Klein, bireyin yaşamının ilk dönemlerinde iyiyi ve kötüyü ayırt ettiğini ancak iyinin ve kötünün bir arada var olduğunu fark ettiğinde büyüdüğünü söyler. İşte bu farkındalık, Klein’a göre “depresif konum” olarak adlandırılır. Kişi, hem suçluluk hisseder hem de kendisine zarar verenin yalnızca safi bir kötülük olmadığını kavrar. Klein' ın konum olarak sınıflandırmasının nedeni yaşam sürecinde bu konumun tekrarlanıyor olmasından gelir. Karar vermenin zor olduğu anlarda tekrar bir bebek gibi huysuzlanır, daha fazla uykuya ihtiyaç duyarız.

Öyle anlar olur ki vereceğimiz karar, bir bombanın hangi kablosunu keseceğimize karar vermek gibidir.

Mavi kabloyu kesersek bomba patlayabilir, kırmızı kabloyu kesersek belki de derin bir nefes alıp “iyi ki” diyebiliriz. Ancak her iki seçeneğin sonucunun kesin olmadığı anlarda insanlar bilinmezlikten kaçmak için farklı yollara başvurabilir. Daha fazla dua edebilir, falcıya gidebilir, burçları daha sıkı takip edebilir ya da daha sık totemler yaparlar.

Karar büyük ve sonuçları belirsizdir. Ancak asıl mesele, verdiğimiz kararın sonuçlarının sorumluluğunu alabilmektir. Hepimiz içten içe bir işaret bekleriz; biri çıkıp doğru olanı bize söylesin, yanlış yapmayacağımıza dair bir garanti versin isteriz. Fakat hayat, net cevaplar sunmaz.

Bize düşen, kendi hayatımızın faili olmaktır; seçtiğimiz yolun sorumluluğunu almaktır.